26.12.2014

Son Dakika Yeni Yıl Hediyeleri / Şeker Hamurlu Kurabiye & Polyester Boyama



Yeni yıl heyecanı güzel şey!

Bu sene yeni yıldan dileklerim bambaşka, çok büyük... O yüzden her şeye daha da özendim.

Bu seneye özel tüm aileme küçük de olsa el emeği hediye vermek istedim. O nedenle işe kurabiyelerle başladım.
Kurabiye tarifini 'şeker hamurlu süsleme için kurabiye tarifi' vb aramalarla bu işin uzmanı bloglarda bulabilirsiniz. Benim ilk denemem hüsran olunca, kurabiyeyi yapma işini anneme devrettim.

Kadıköy'de şeker hamuru ve bir sürü süsleme satan bir dükkan keşfettim fakat ilk deneme olduğu için basit tutmak istedim. Kırmızı ve yeşil şeker hamuru, yıldız şekerler ve oklavamı alıp dükkanı terk ettim, çok güzel şeyler vardı ama bir anlık heves için çok büyük paralar ödemek istemedim ilk seferde.

Şeker hamurunu oklava ile açıp, kurabiye ile aynı kalıbı kullanarak şekil verdim. Şekerli su ile kurabiyeme yapıştırdım, üstüne yıldızlar ile süsler yaptım. Ta ta ta....


Yine aynı dükkandan aldığım poşet ve kurdelalar ile tek tek paketledim. Şahane oldular sanki :) Bir kısmı yeni yıl hediyelerinin yanına bir kısmı da yeni yıl sofrasına hazırlar.




Son olarak el emeği göz nuru hediyelerim ise aşağıda; polyester objeleri renk renk boyadım, paketledim.

Nasıl yapılacağına gelirse;

  • İnternetten boya ve obje siparişimizi veriyoruz. (Bir sürü hobi malzemesi satan dükkan var, bizzat gidip alabilirsiniz)
  • Gelen ürünleri renge göre 2-3 kat boyuyoruz. Boya olarak akrilik boya kullanabilirsiniz, fırça olarak sünger fırça (mops) önerimdir. Benim gibi sabırsız olmayın, ön iyice kurumadan arkaya geçmeyin.
  • Boyama işlemleri tamamlanınca, vernikliyoruz. (Kuruma sırasında yine sabırsız olmamalı)
  • Güzelce paketliyoruz!


Not: Çalışırken kendimi kaptırmışım hiç fotoğraf çekmemişim, o nedenle bu seferlik kusura bakmayın. Ayrıca kendim için boyadığım peçeteliklerim de aşağıda, fena olmadılar sanki.


Fotoğraflar: Bana ait

19.12.2014

Kadıköy'de Antikacılar



Bir önceki yazımda yazdığım üzere kapalı alanlarda pek bulunamıyorum fakat kendimi iyi hissettiğimde sokaklarda gezme iznim var, tenha olduğu sürece dükkanları da kısa süreli ziyaret edebiliyorum.

Geçtiğimiz günlerde kendimi iyi hissedince, beni en mutlu eden ziyaretimi gerçekleştirdim. Karşınızda Kadıköy sokaklarındaki antikacılar...

Antikacı sevdamı ve Üsküdar'daki keşiflerimi buradan okuyabilirsiniz. Kadıköy'ü bu açıdan henüz keşfedememiştim, aklımda uzun süredir almak istediğim puf olunca, sevgili halamla yollara döküldük.

Şifa yurdu paralelindeki sokakta (Kadıköy Antikacılar Sokağı olarak biliniyor)  ağırlıklı objeler ve enfes antika mobilyalar bulabilirsiniz.


Benim kalbim, aşağıda göreceğiniz kilise orgunda kaldı. Harika bir şey değil mi? En arkalara böyle atılma sebebi, malesef satılmış olması.



Ben gezmeyi çok seviyorum ama antikalardan öyle pek de anlamıyorum malesef. Bu nedenle bu işlerden anlayan halam en büyük yardımcım. Doğru soruları sormak önemli; 'Bu hangi yıllardan?' 'Bu kristal mi, ne kristali?' gibi sorularla en azından düşündüğünüz objeye dair bir şeyler öğrenebilirsiniz. Benim denk geldiğim esnaf genelde çok yardımcı oluyor, 'kaç çeşit kristal var ki?' diye direk onlara da sorabilirsiniz.

Özellikle mobilya alacaksanız, en önemli şey sağlam bir göz sanırım. En arkalara atılmış bir koltuğun biraz cilayla, yeni bir döşeme ile ne hale gelebileceğini göz ardı etmeyin.


Benim puf arayışım, mutlu sonla tamamlandı. Eskiden hepimizin evlerinde olan (hala duranlar olabilir) bu oymalı sehpalar, istediğiniz renk bir döşeme ile harika puf oluyor. Hem yeni yaptıracaklarınızdan daha uygun hem de bence harikalar!



Mesela şu şekilde gördüğünüz bir yerlere atılmış, ters duran bir sehpaya bakıp geçmiyoruz, hemen dükkan sahibine döşetsek bir de ne kadar olur, öğreniyoruz.



Gelelim benim sevgili pufuma. Benim odam ağırlıklı krem tonlarında olduğundan zaten pembe bir puf istiyordum. Görür görmez bu pufu sevdim. Hem de çok uyguna aldım...


Günün bonusu yine uzun süredir çok istediğim, parfüm şişesini bulmam oldu. Nasıl mutlu oldum anlatamam, bu eve taşındığımdan beri makyaj masamda olması hayalimdi fakat 4 aydır neredeyse hiç evden çıkmayınca bu güne kısmetmiş.



Çok uzun gezemedim belki ama biraz toparlanayım dükkan dükkan detaylı yazacağım, söz!

Not: Eski salı pazarından Bahariye'ye çıkan yolda eskici gibi olan dükkanlar var, hem ikinci el eşyalar hem de arada antikalar var. Benim pufum bu dükkanlardan birinden alındı. Bu dükkanları aman atlamayın, harika şeyler çıkabiliyor.

18.12.2014

Zamanında Şükretmediğim Küçük Şeyler Listesi



Yeni yıl yaklaşırken bugün çok farklı bir şükür listesi yapmak istiyorum; 'Zamanında Şükretmediğim Küçük Şeyler Listesi'

Takip edenlerin bildiği üzere şu an hastalığım nedeni ile kemoterapi görmekteyim. İlgili yazıları burada bulabilirsiniz.

Bugün eski fotoğraflarıma bakarken özlediğim şeyleri fark ettim, hayatın akışı içinde anlamsız gelen fakat şükredecek o kadar çok şey var ki. Hep beraber kıymet bilelim, şükredelim diye yazıyorum bu yazıyı. Yeni yıla girerken aslında elimizde ne güzel şeyler var bilelim.

  • Saçlarımı  ördüğüm, tepeden topladığım her fotoğrafıma nasıl imrenerek bakıyorum. Gerçek saçtan yapılma, dışarıda peruk olduğu pek anlaşılmayan bir peruğum var fakat canım saçımı toplamak istiyor, sıcak basınca şöyle tepemde mis gibi bir topuz yapmak istiyorum. Neler neler yapmak istiyorum valla ama tek yapabildiğim eve dönüşte baygınlık geçirip peruğu atmak oluyor. Neyse ben peruğuma şükredeyim, sizler de saçınızı toplayabildiğiniz her ana şükredin!
  • Bağışıklık sistemi, kan değerleri, halsizlik şu bu derken hasta olmam çok kolay. Doktorum bu nedenle kapalı alanları özellikle kan değerlerim düşükken yasaklıyor. Elveda sinema, elvada sıcacık bir kafede kahve keyfi, elveda dışarıda güzel bir yemek yemek, elveda evde ağırlanan kalabalık arkadaş grupları. Ben açık havada yürüyüşlerime şükredeyim, sizler de dışarıda özgürce gezebilmenize...
  • Ucuz uçak bileti görüyorum alamıyorum, tatil planlayayım diyorum planlayamıyorum. Evet hayatta plan yapmak bazen gereksiz fakat bazen de çok güzel ya. Çok özlüyorum bilet alıp heyecanlanmayı. Siz tatil planlarınıza şükredin, ben de umarım yazın tüm bu süreç bitmiş olacağı için ve yaz tatillerim için şükredeyim.
  • Makyaj yapabilmek bazen lüks, kirpik yoksa rimel yok. Kendimi bildim bileli rimel en sevdiğim makyaj malzemem, kirpikler tüy gibi kalınca, kalandan da olmayayım diye 4 aydır rimel süremiyorum. Rimel sürecek kirpiğiniz varsa valla şükredin, ben de kaşlarım hala seyrelse de duruyor diye şükredeyim.
  • Vücudum için kullandığım ürünlerde artık çok seçiciyim, en az kimyasal şu bu derken eskiden kullandığım mis kokulu peelingleri, duş jellerini özlüyorum. Bu biraz şımarıkça oldu biliyorum, tedaviden bağımsız bence hepimiz dikkat edelim. Bilinçli olarak ürün tükettiğimize şükredelim madem. 
  • Mideniz bulanmadığı, kendinizi iyi hissettiğiniz her an aslında oturun şükredin, bunu sırf tedaviyi görenler anlar sanırım :) En büyük kazancım sağlıklı hissettiğim her ana deli gibi şükretmek oldu, siz de ihmal etmeyin.

Yeni yıl için en önemli liste başı kararımız sahip olduklarımıza şükretmek olsun!
Ama güzel yeni şeyler de isteyelim, dileyelim tabi...

Bir de İstanbul'a artık kar yağsa da, iyice yeni yıl moduna girsek, ne güzel olur...

Fotoğraf: Pinterest

8.12.2014

Kapalı Hayat Kutusu Kadıköy Konakları



Bugün harika bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Bitirmeden yazıyorum bu kitabı, çünkü bu kitabı her bölümde farklı bir konağı anlattığı için diğer kitaplarım ile birlikte okumaya devam ediyorum.

Müfid Ekdal'ın 'Kapalı Hayat Kutusu Kadıköy Konakları' adlı kitabı, bana güzel ablamın doğum günü hediyeleri arasında geldi.

Yeni bir Kadıköy sakini, tarih meraklısı bir insan olarak buradaki konaklar özel ilgi alanım. İstanbul'un neresinde olursa olsun yıkılmak üzere, yıpranmış bir konak gördüğümde içim acır, hemen hikayesini öğrenmek isterim. Çamlıca'da hala hikayesini öğrenemediğim benzer bir konak o hali ile içimi acıtıyor benim.

Müfid Ekdal tam bir Kadıköy sevdalısı, aynı zamanda başhekimliğe uzanan bir doktorluk kariyeri mevcut. İnanılmaz titiz bir çalışma ile hikayeleri, konakların tarihini, eski fotoğraflarını bulmuş ve bu kitabı yazmış. Pek çok konağın yıkılıp yerine çirkin apartmanların yapılışına da şahit olmuş. 1918 doğumlu yazarı, ben bu kitabı okumadan 3-4 ay önce kaybetmişiz. Nasıl üzüldüm anlatamam. Keşke bu kitabı 1-2 yıl önce okusaydım, mutlaka Kadıköy'de kendisini ziyaret etmek isterdim.

Bu kitabı okuduktan sonra Kadıköy sokaklarına çok farklı bir gözle yürüyeceğinize eminim. Moda'da gezerken ben tarihi kovalamaya başladım bile. Müfid Ekdal bazı konakların yerine yapılan apartman isimlerini vermiş, bulundukları yerlere bakıp, eski hallerini hayal ediyorum. Çok merak ettiğim Moda Caddesi üzerindeki o harika konağın Dr. Arif Sarıca Paşa Köşkü olduğunu, Barış Manço'nun evinin Mr. Downson'ın ikiz evlerinden olduğunu (ikizi artık bir apartman) biliyorum artık.

Okuması inanılmaz keyifli bu kitabı Kadıköy'e ve tarihe özel ilgisi olan herkese öneririm.

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...