24.01.2015

Siempre Havana



Sizi Küba'ya kadar götürecek bir kitap önerim var bugün.

Genelde o şehirde yapılacaklar, turist aktiviteleri içeren kitaplar seyahat öncesi ve sonrasında çok yararlı olabiliyor.

Bir de bu tarz kitaplar var; gidersen mutlaka elinde olmalıyım der ama gitmeyeceksen bile seni elinden tutup şehrin sokaklarında gezdirir.

Aslı Pelit yüksek lisansı sırasında yaşadığı Havana'yı öyle güzel anlatıyor ki, siz de gitmiş kadar oluyorsunuz. Bir yandan da Küba'nın kültürü, tarihi, yaşadığı değişimleri öğreniyorsunuz.

Okurken bazı sayfaları kıvırdım, çünkü okudukça Küba mutlaka görülecek yerler listeme eklendi. Kıvırdığım sayfalar ile; gittiğimde şu sokağı bulmalıyım, bu restorana gitmeliyim, burayı turistler bilmiyormuş bak listem de hazır oldu.

Yeni bir yaşam tarzı, yeni bir kültüre şahit olmak en keyif veren şeyler benim için. Bu kitabı bu nedenle benim gibi düşünenlere tavsiye ediyorum.

Böyle soğuk kış günlerinde, oturduğunuz yerden uzak diyarlara gitmek çok keyifli olacaktır eminim...


10.01.2015

İyileşme Günlüğüne Devam



İyileşme Günlüğüme pek bir şey yazmıyorum bu aralar, çünkü hiç hastalık konuşasım yoktu.

Fakat bir yerlerde bu yazılara ihtiyacı olanlar olabilir diye düşünüyorum, o nedenle kısa da olsa son dönem gelişmeleri yazmak isterim.

Ağustos ayından beri meme kanseri tedavim devam ediyor (aslında ben bu hastalığın adını anmayı sevmiyorum ama anmamak da bir korku mu yaratıyor acaba diye düşünmeye başladım bu ara, Lord Voldemort'a Kim Olduğunu Bilirsin Sen demek gibi:))

Ağustos ayındaki ameliyat akabinde, Eylül ayında başladığım 3 haftada 1 alınan ağır kemoterapiler bitti. Kemoterapi yazılarımda bahsetmiştim, kabul etmeli ki sevimli bir dinlenme dönemi değil, ama yine de benim beklediğim kadar korkunç da değil. Eminim ki dünyada çok daha zor tedavi yöntemleri var. Bir kaç gün mide bulantısına, halsizliğe, psikolojik çöküntülere bunu düşünüp katlanmaya çalıştım hep.

Tedavilerimi alma sürem kan değerlerim düşük çıktıkça ayda bire döndüğü için, Ocak ayına kadar ağırlıklı ev ve hastanede yaşadım sanırım. Canım ailem ve arkadaşlarım çok şükür ki gelemedikleri zaman telefonda, gelebildikleri her an ise tepemde olmak suretiyle beni hiç yalnız bırakmadılar :) Sevgilim, eşim zaten her an dibimde ve tam destekti, ona ne kadar teşekkür etsem yetmez, bir ara apayrı teşekkür yazısı yazayım :)

Bu süreç boyunca dönem dönem iyileşemeyeceğim korkusu, dönem dönem iyileşeceğim ama ya tekrarlarsa korkusu, ara ara herkes çok mutlu ama haksızlık bu endişeleri, ender de olsa hastalığın adını duymak istemiyorum, hasta görmek istemiyorum, kimseyle konuşmak istemiyoruma varan asabiyetlerim oldu. Yani öyle her anım bir gül bahçesinde geçmedi. Fakat tedavinin ağır yükü omuzlarımdan kalkınca düşüncelerim 'olası bir gelecek için bugününü rezil etmenin manası ne, kazancın ne?' üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Aslında hastalıktan bağımsız ne çok şey için bu geçerli...

Şu an hala bu ruh halindeyim, dinginim ve her anımı gerçekten keyifle yaşıyorum. Ara ara  inişlerim çıkışlarım elbette olacak, oluyor henüz o denli ermedim ama en azından 1-2 haftadır aynı halimi koruyorum ve çok ama çok şükrediyorum sahip olduklarıma.

Tedavim bitmedi bu arada her Cuma haftalık kemoterapi alıyorum. 12 hafta almaya devam edeceğim, diğerlerinin yanında bu gidip bir kokteyl yudumlamak gibi :) (3 saat hafif baygın halde yatıyorum o ayrı)Yan etkisi çok şükür, hafif halsizlik daha çok. Yan etkilerimin az olduğunu görünce, doktorum da izin verince işime geri döndüm. Henüz sadece 2 gün gittim ama bana gerçekten iyi geldi. Evdeyken her ne kadar günümü doldursam, hiç sıkılmasam da yalnızlığın getirisi düşünceler olabiliyor, iş ortamım sevdiğim insanlarla dolu olduğu için bu anlamda beni olumlu etkiledi. İş yükü, özel hayat ve en önemlisi sağlık dengesini çok net oturtmam lazım, onun farkındayım. Neyse ki bu konuda beni destekleyen harika insanlarla çalışıyorum.

Bu 3 ay geçince, radyoterapi, 1 yıl ilaç kullanımı, testler şu bu derken daha yol var önümde. Fakat artık hayatımı  dur şu tedavi bitsin ertelemelerinde yaşamamaya karar verdim.

Tabi bu arada bu süreci yaşayanların mecburi ertelemeleri maalesef ki var, çok kalabalıktan hala kaçmaya çalışıyorum, grip birine vebalı gibi davranıyorum, aylardır sinemaya-tiyatroya gitmedim. Bunları kabullendim, fakat tedavim hafiflediği için artık kendime arada izin veriyorum. İlk opera biletimi aldım mesela, locada oturursam çok kalabalık sayılmaz sanki :)

Durumlar bende budur. Bu ara arka arkaya, çok fazla genç yaşta kanser haberi aldım, biraz da ondan yazmak istedim. Ne kadar bakmayacağım desem de ben de arada konu ile ilgili yazılara denk geliyorum. Bir kişi bile okuyup, oh yalnız değilmişim derse ne mutlu bana.

Sevgiler!

Fotoğraf: Karlı bir ofis gününden/bana ait/en sevdiğim Küçük Prens cümlesi ile

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...