4.04.2016

Deniz'in Yoga Yolculuğu



Bana iyi gelen, herkese gelebilir diye düşünerek, yoga serüvenimi yazmak istedim bu sefer.

Sanıyorum üniversite 3. sınıfta, oda arkadaşımın aklımı çelmesi ile bir yoga kitabı almıştık ikimiz de. Her şeyin başlangıcı bu oldu. Hareketlere bakıp bakıp yapmaya çabaladığımızı, bir süre devam ettiğimizi ve çok keyif aldığımızı hatırlıyorum.

İlk yoga dersim çok net değil kafamda, ara ara dvdlerden yaptığım dersler olduğu ise hayal meyal aklımda.

Sonra iş hayatına girip, kendime zaman ayırmıyorum, bir aktivite bulmalıyım düşüncesi ile gittiğim aikido dersinden, 'dayak yemiş gibi' çıkıp, 5 gün oturmakta bile zorlanınca, aynı merkezin yan odasında yer alan yoga derslerine gitmeye başladım. İşte o zaman inanılmaz tatlı bir hoca ile, şu an bile zaman zaman aklıma gelen derslere girmeye başladım. Ne harika bir şey bu diye düşündüğümü hatırlıyorum çok net.
Tabi hayat beni yine girdabına aldı, mesailer, iş gezileri, buraya park edemiyorumlar gibi sudan bahanelerle yine yogadan uzaklaştım.

Sonra sevgilimle bir süre yogaya yazılalım dedik, yazıldık, çok da iyi geldi ama yoga merkezi evime çok uzak, iş yoğun, ben yoruluyorum derken, yine uzaklaştım adım adım.

Şimdi görüyorum ve anlıyorum ki bana bu kadar iyi gelen ve iyi hissettiren bir şeyden uzaklaşmak için, ne saçma bahaneler bulmuşum. İyi hissetmeyi, hayatın rutin zorluklarına karşı tercih edememişim, zaman ve 'boşluk' yaratamamışım...

Yine ara ara dvdler, ara ara ender de olsa derslerle devam eden maceram, bir var bir yok devam etti.

2014 Eylül'de evleniyordum, sevdiğim yoga merkezinin dibine taşınıyordum, bu sefer yazılacaktım ve yogadan kopmayacaktım...

2014 Ağustos'ta kanser teşhisi aldım...

Yoga falan gitti aklımdan, şimdiki aklım olsa hemen aklıma gelirdi ama o dönem uçtu. Kemoterapiler başlayınca zaten fiziksel yorgunluk ile imkansız derken (şimdi biliyorum ki, o dönem de aslında mümkünmüş) yazılmadım. Sonra biraz kendime geldim ve yine yazılmadım, çünkü saçım yoktu. Perukla yoga yapılmazdı. Bone ile gidersem herkes bana bakardı, acırdı. Özetle saçmaladım da saçmaladım.

Sonra sevgili Esra Banguoğlu'nun Türkiye'ye gelip bir Kundalini Yoga dersi vereceğini öğrendim. Esra zaten hayatımın kilit noktalarından biri. Beni karanlık kuyulardan almış çıkarmış, nasıl gitmek istiyorum anlatamam, hem Kundalini Yoga'yı merak ediyorum, hem de Esra ile tanışırım diyorum. Fakat kemoterapi aldıktan sonraki 9. yada 10.gün olacak ders. Ben Esra'nın bana verdiği taktiklerle kemoterapilerimi nispeten hafif atlatıyorum ama yine de vücut yorgun. Sınıf en az 50 kişiymiş, benim bağışıklık sistemi zaten yerlerde. Saç desen zaten yok, yeni peruğumu henüz almamışım, ne akla hizmet aldıysam uzun peruğum var, o da beni sıcaktan bayıltıyor.

Bunca olumsuzluğa rağmen ben yine de gittim. Kafamda peruğum ile 50 kişinin arasına oturdum, yaklaşık 2-3 saat bol bol meditasyon yaptık, kundalini hareketlerini yaptık. Yoruldum, terledim ama harika hissettim. Tüm gücümü geri almış gibiydim, onca zaman sonra, onca tedavi sonra bedenime tekrar kavuşmuş hissettim. Zihnim ise nasıl dingin, nasıl mutluyum...

Fakat yine ne yaptım, günlerin akışına kapıldım. İşime, gücüme, tedavilere kapıldım gittim.

Youtube'dan yoga videolarını ara ara yaptım, saçlarım çıkınca arada 1-2 derse girdim.

Sonra bir anda cidden ama bir anda, ufak bir aydınlanma yaşayıp, ben neden bana iyi gelene tutunmuyorum deyip, koşa koşa bir yoga eğitmenliği eğitimi kursunun tanışma dersine gittim.

Hocalara bayıldım, yüreğim git dedi. Aklım ise onca tedavi aldın, vücut yorgun, daha portunu çıkaracaksın, esnek değilsin, dikişler falan dedi.

Yüreğimi dinledim...

İyi ki de dinlemişim.

Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri oldu. Her anından keyif aldığım, zorlandığım, mutlu olduğum bambaşka bir serüvendeyim ve çok mutluyum!

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...